Ruhsal Yolculuk, Spiritüel yaşam

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Spiritüel Alemin En İyi 10 Kitabı…





Spiritüel Alemin En İyi 10 Kitabı… 

1) Atlıkarıncada Bir Tur Daha – Tiziano Terzani (Merkez Kitaplar)

Spiritüel alemin en iyi kitabı, aslında çoğunun adını ilk defa duyacakları için biraz da sürpriz bir kitap. Yazarı “Bu kitap nasılsa ulaşması gerekenlere ulaşacaktır” diyerek kitabın reklamının yapılmasını reddetmiş ve gerçekten de fısıltı gazetesiyle kitap, hiç reklam çok satanlar listesinde 1 numaraya oturmuş.

Ülkemizde nerdeyse hiç bilinmeyen “Atlıkarıncada Bir Tur Daha” muhteşem bir bilgelik kitabı, ama aynı zamanda doğu öğretilerinin ve tıbbının, kapitalizm ve küreselleşmenin elinde ne hale dönüştüğünü gösteren ve spiritüel konuları meslek edinmişlere gayet oturaklı eleştiriler de yönelten bir eser. Kitap, spiritüelliğin en zorlandığı alan olan ruhu akılla birleştirmek konusunu da başarıyla gerçekleştirmiş bir insanın öz-yaşam öyküsü.

Hikaye, Terzani’nin kansere yakalandığını öğrenmesi ile başlıyor ve onun kanserine çare ararken yaptığı yolcuğu anlatıyor. Öyle bir yolculuk ki bu, Amerika’dan Tibet’e, Tayland’dan Himalayalar, Hindistan’dan Hong Kong’a kadar uzanıyor. Kah New York’te ultra modern bir hastanede oluyoruz onunla, kah Hindistan’da sefil bir köyde veya Tibet’te bir tapınakta… Reiki, yoga, ayurveda, homeopati, zihnin gücü, doktorlar, şifacılar, ermişler, şarlatanlar, umut tacirleri, bilgeler … Geleneksel tıbbın nabzında ve klasik tıbbın büyütecinde bir “insan”ın gerçek yolcuğunu okuyoruz 680 sayfalık bu kitapta.

2) The Secret – Rhonda Bryne (Mia-OWO Yayınları)



Bir tarafta bu kitabı “hayatımı değiştirdi” deyip başının üzerinde gezdirenler, diğer tarafta yerin dibine batırıp, “enayi avcısı” diye dalga geçenler… Siz her iki tarafa da aldırmayın ve önyargılardan arınmış şekilde okuyun “The Secret”ı.
Binlerce yıldır çeşitli kaynaklarda yer alan bilgileri derleyip, sadeleştirerek ve örneklendirerek anlatan ve başarısını da bu sadeliğine borçlu “hayat değiştirebilecek” bir eser. İçinde “yeni” bir bilgi barındırmıyor, fakat mevcutları öyle güzel sunuyor ki bugüne kadar “aynı” bilgileri defalarca okuduğu halde hayatında uygulayamayanlar için bir nev’i eylem kitabı niteliğine bürünüyor.
Diğer yandan eleştirilebilecek yanları da mevcut elbette, ama siz kopan fırtınalara aldırmadan kitabın özünü almaya ve “çekim yasası”nı işleyişini kavramaya bakın.

3) Martı – Richard Bach (Epsilon Yayınevi)

Résultat de recherche d'images pour "Martı – Richard Bach"
Richard Bach’ın birçok kitabı bu listede rahatlıkla yer alabilir. Fakat tabii ki içlerinden birini seçelim dersek, en önce “Martı” gelir. Günlerini teknelerden kendilerine atılacak yiyecek artıklarını bekleyerek harcayan binlerce martının arasından birisi, Jonathan Livingstone’nun kendini buluş hikayesi bu.
“Ben aslında kimim?” sorusuyla başlayıp, en yakınlarının engelleme çabalarına rağmen vazgeçmeyen ve sonunda kendisinin, kendisine öğretilenden çok daha fazlası olduğunu öğrenen ve öğreten bir martının enfes hikayesi. Bir martının karakterinde, insanın kendini keşfetmesinin de hikayesi. (Halen hayatımdaki birçok adımda, özellikle de engellenmeye çalıştığım noktalarda Jonathan’ın nasıl davrandığı aklımdadır…) Bir defa okumak yetmez, defalarca okunmalı.

4) Işığın Savaşçısının El Kitabı – Paulo Coelho (Can Yayınları)

Ben sevmem öyle “ışık işçisi, ışık savaşçısı, ışık böcüğü…” gibi sıfatları amma velakin yine bir diğer enfes spiritüel romanın, “Simyacı”nın yazarı Paulo Coelho’nun bu kitabında “Işık Savaşçısı” kavramı bambaşka.
O, esasında “Kamil İnsan” olarak nitelendirebileceğimiz insanın el kitabını yazmış ve hiç de öyle “elele toplaşıp, barış şarkıları söyleyip, nameste çekip, dünyayı ışığımızla kurtaralım” diyen uçmuş tipler gelmesin “Işık Savaşçısı” denilince aklınıza.
Gerçekten “yaşayan insan”ın rehberi bu ki, hayatta mutluluklar olduğu kadar, kan ve gözyaşının da olduğunu kabul eden, ayakları dünya üzerine sağlam basan ve yüreğini, aklı ve ruhuyla bir etmiş insanların rehberi bu.
Eğer mesajlarını tüm varlığıyla hissedebilirseniz, hayatınızı birebir etkileyecek bir kitap, ama diğer türlü “ay ne güzel bilgiler var, hemen arkadaşlarımı ileteyim” deyip harcarsınız, sonra da evinize gelen arkadaşlarınıza kitaplığınızı gösterdiğinizde “ay ne güzel kitaptır o” deyip, varlığını unutursunuz. Seçim sizin…


5) Yuvaya Yolculuk – Kryon (Akaşa Yayınları)

Kryon tıpkı Ramtha örneğinde olduğu gibi, bir medyum aracılığı ile (Lee Carroll adı) bilgi aktaran bir varlık. 1989’dan beri dünyanın çeşitli bölgelerinde celseler halinde bilgiler aktarıyor.

Yalnız güzel niyetlerle başlayan faaliyetlerin içine zamanla para, pazarlama, iktidar ilişkileri gibi faktörler girince olanlar, Kryon’un da gözümdeki güvenilirliğini azaltmış etkenler. Ama ne olursa olsun, tüm celseleri, bilgileri vs. bir yana; bu roman bir yana. Esasında Kryon öğretisinin özü de bu romanda ve hiç de öyle burun kıvrılacak bir öğreti değil bu.
Kitap, Michael Thomas adlı bir adamın hikayesini anlatıyor. Amcam birçoğumuz gibi hayatından mutsuz ve artık ölmeyi isteme noktasına gelmiş. Derken hayat ona bir “hediye” sunuyor ve evine giren bir hırsız, Michael’ı bir güzel dövüp hastanelik ediyor ve işte o noktada Michael’ın içsel yolculuğu başlıyor.

Sonrasında ise hayatınızda size yardımcı olacak birçok harika benzetmeler ve örneklerle dolu enfes bir öykü. Kryon’un başka kitaplarını okumaya niyetiniz olmasa bile, bunu mutlaka ama mutlaka okuyun.

6) Tanrı ile Sohbet Serisi, Neale Donald Walsch (Ötesi Yayınları)

Hayatımda çok sıkıntıda olduğum bir dönemde rastlamıştım bu kitaba. Ev arkadaşlarımın evi aniden terk edip beni yüksek bir kirayla baş başa bırakmışlardı ve ödenmemiş bir sürü fatura bekliyordu. Yine üzerine binen sıkıntılar da vardı ve ben ne yapacağımı bilmez halde geziniyordum.

Derken bu kitabı gördüm ve öyle de umarsamaz bir ifadeyle açtım. Karşımda şuna benzer bir soru vardı: “Tanrım, evde ödenecek o kadar fatura ve bir de kira beni beklerken, sen hala nasıl kendi gücünü keşfet diyebiliyorsun?”. Soruyu görünce kalakalmıştım ve daha sonradan defalarca deneyimleyip öğreneceğim üzere bu kitabın, aklınızdaki sorulara yanıt verebilme gibi bir ilginç özelliği vardı.

Evet, çok ilginç ama mesela cidden yanıtını istediğiniz bir soru aklınızdan geçirin ve rastgele bir sayfayı açın, bakın bakalım ne göreceksiniz. Hatta bir gün bir arkadaşım bana “Hasan, ya biz bunları uyduruyorsak, ya bu kitabı açıp yanıtları almamız bir tesadüfse” dedi ve ben de rastgele bir sayfayı açtım, aynen şunlar yazıyordu: “Tüm bunları, bu yaşadıklarınızı kendinizin uydurması sanıyorsanız, beni aşağı çekersiniz”.

Daha ne diyebilirim ki, biz o gün ağlamaktan bir hal olmuştuk. Tabii yanlış anlaşılmasın büyülü bir kitap değil bu. İşin sırrı, kitabın içinde geçen “siz bir soruyu sorunun yanıtını gerçekten isteyin, size yanıtı mutlaka bir filmle ya da bir şarkıyla ya da bir kitapla… mutlaka gelecektir” cümlesinde yatıyor.

Yazarın, kendi yüksekbenliğiyle (ya da içsel ses, ya da Tanrı artık ne ad verirseniz) sohbetleri diye nitelendirebileceğimiz bu kitap da o kadar geniş kapsamlı ki içinde sorularınıza mutlaka bir yanıt bulabilirsiniz.

7) Dokuz Kehanet ve Onuncu Kehanet (Altın Kitaplar)

Yakın zaman içinde filmini de izlediğimiz “Dokuz Kehanet” ve devamı “Onuncu Kehanet”, ben de dahil olmak üzere birçokları için spiritüel bilgilerle tanışma kitabı olmuştur.
Mayalardan kalan gizemli bilgilerin peşinde koşan kahramanımızın yolculuğu, kitaba sanki ilk başlarda bir “İndiana Jones”muş muamelesi yaptırsa da, okumaya başlayıp bilgilerle karşılaştığınızda kendinize ve hayata yeni bakış açıları kazandıran bir başyapıtla karşı karşıya olduğunu hissedersiniz.


Zaten bunu hisseden çok kişi olduğu için de kitap, hemen herkesin “en iyi 10″unun içinde ve filmi çevriliyor. Devamı olan “Onuncu Kehanet” ise ilk kitaptan da iyi. Okurken içerdiği bilgilerin enerjisinden başım dönmüştü diyeyim siz anlayın. Hele ilk kitapta aşkı anlatan bir bölüm vardır ki:

“…Şu anda onunla birlikte olmanız mümkün değil, çünkü hazır değilsiniz. Sen bir yarım elmasın, o da bir yarım elma ve iki yarım elma bir araya geldiğinde bir elma olduklarını düşünürler ilk başlarda. Ama bu yanıltıcıdır, bir süre sonra uyuşmazlıklar başlar ve ilişki biter. Ama kendi içinde bütünlenip tam elma olduğunuzda, iki tam elmanın ilişkisini yaşarsınız, o zaman bu çok uzun sürecektir…” Okumadıysanız mutlaka okuyun.

8) M. S. 2150 – Thea Alexander (Akaşa Yayınları)

1976 yılında yazılmış ama güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyecek bir başyapıt. Bir gece yatağa girdikten sonra gözlerini 2150 yılında açan bir adamın öyküsü, makro ve mikro-felsefelerin anlatımı ve özellikle de tamamen spiritüel yaşayan bir toplumun nasıl olabileceğini resmetmesi açısından harika bir eser.
Hani böyle kitaplarda altını çizerek okursunuz ya, ben bu kitabı okurken altını çize çize kitabı yırtmıştım neredeyse. Ayrıca “Eşruhlar” kavramını anlatımı, okuyanlara “ah ben de istiyorum bundan” dedirtmiş ve hatta karşılarına çıkıp aşık oldukları herkesi “eşruh”ları zannedip bir “eşruh” enflasyonu oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Benim ilk okumamdan beri bir 10 sene geçtiği ve halen kitabın birçok yerini satır satır hatırladığım düşünülürse, ne kadar etkileyici bir eser olduğunu tekrarlamam yanlış olmaz herhalde.

9) Siddhartha – Herman Hesse (Afa Yayıncılık)

“En İyi” listemizdeki kitapların, kitapçıların spiritüel kitaplar raflarında bulamayacağınız bir tanesi de dünyaca ünlü edebiyat klasiklerinden “Siddhartha”. Ünlü Alman Yyazar Herman Hesse’nin birçok romanını rahatlıkla spiritüel kitaplar kategorisinde değerlendirebiliriz, ama içlerinden “Siddhartha”, diğerlerinden bir adım önce çıkıyor.
Buddha’nın aydınlanmadan önceki kimliği Prens Siddhartha Gotoma’nın, aydınlanma yolunda yaşadıkları, Hesse’nin kendi anlatımı ve eklemeleriyle harika bir hikayeye dönüşmüş. Öyle Sanskritçe kelimelerle dolu kutsal bir metin sanmayın bu kitabı, son derece yalın, içten ve anlaşılır, senin benim gibi bir adamın hikayesi bu.

10) Dingin Savaşçı – Dan Millman (Ötesi Yayınları)

Tanıdığım için rahatlıkla söyleyebilirim ki son derece sıcakkanlı, ilgili ve alçakgönüllü bir insan, Dan Millman. Roman da esasında kendi içsel yolculuğunun öyküsü.
Yazar, Socrates adını verdiği bilge bir savaşçının rehberliği ve Joy (Haz) adındaki gizem ve coşku dolu doğasını ismine yansıtmış bir kadının dayanılmaz çekiciliğinin etkisiyle, yaşamı yeniden öğrenişini anlatıyor romanında. O öğrenirken de siz de onun öğrenme sürecine eşlik ediyor ve kendinize çok şeyler katıyorsunuz.
Özellikle günlük yaşam içine karşılaştığınız durumlara, spiritüel bakış açısıyla nasıl bakılabileceğinin örneklerini görmüştüm ben kitabı okurken. Filmi de çevrildi ve ABD’de geçtiğimiz günlerde yoğun talep üzerine ikinci kez gösterime girdi.
sevascanik196465

23 Temmuz 2017 Pazar

Bilinçaltımızın hayatımız için önemli temel özellikleri


Bilinçaltımız Doğru – yanlış, ahlaklı – ahlaksız, gerçek – hayal gibi ayrımların farkında olmaz. Bilinçaltı bir bilgisayar programı gibidir sadece verilerle ilgilenir.  Veri hakkında yorum ya da değerlendirme yapmaz.
Genellemeler yapabilir hatta bunu çok sıklıkla yapar. Örneğin sizinle kavga eden arkadaşınızın adı Mehmet ise, tüm Mehmet'lerin kavgacı olduğuna inanabilir.
Bilinçaltı anı yaşar, geçmiş yada gelecekten bir şey anlamaz, onun için sadece an vardır.
Bilinçaltının duyduğu kelimeyi cümleden bağımsız olarak kayıt edebilme özelliği vardır. Örneğin sigarayı bırakmak istiyorum diyince sadece sigara kelimesini kayıt edebilir, sigara kelimesine tepki verebilir. Bırakmak ve istiyorum kelimeleri ile sigarayı yan yana getirebileceği gibi, eğer sigara ile ilgili güçlü bir bağlantıları varsa sadece bu kelimeyi de duyabilir.
Bilinçaltımız değişimden nefret eder, hiç bir şeyin değişmesini istemez. Değiştirmek istediğinizde tepki koyabilir ve sizi değişimden vazgeçirmek için tüm silahlarını kullanabilir.
Bilinçaltımız  rüyalarla kendini düzenler ve sıkışmış enerjileri ortaya çıkartarak kendisini rahatlatır.
Bilinçaltımız sembollerle konuşur, kelimelerden fazla resimlere tepki gösterir.
Bilinçaltımız tersten duyabilir ve anlayabilir. Cümleleri tersten duyan bilinç için bunları anlamak çok zordur ama bilinçaltı için çok kolaydır.
Bilinçaltı ilk 5 yaşa kadar temel özelliklerini, kayıtlarını tamamlar. Bundan sonra kendi kayıtlarına uygun yeni verileri kabul eder. Diğer verileri girmek için doğru ve ısrarlı çalışmalar yapmak gereklidir.
Bilinçaltında çağrışım en önemli etkilerden birisidir. Sürekli bir şeyler ona başka bir şeyleri çağrıştırır bir dosya başka bir dosyayı açmasını sağlar.
Bilinçaltımız aynı anda bir çok işlemi yapabilir, bir çok veriyi işleyebilir, otomatik olarak bir çok işlevi yerine getirebilir. Kapasitesi çok geniştir.
Bilinçaltımız kolektif bilinçaltı ile bağlantılıdır, bu nedenle başka insanların bilinçaltından da etkilenir.
Bilinçaltımızın espri anlayışı yoktur, şakadan anlamaz. Söylenen herşeyi gerçek kabul eder.
Bilinçaltımız duygusal değildir ama duyguların enerjisinden bire bir etkilenir. Kimsenin bilinçaltı merhametli değildir ama merhamet duygusu bilinçaltında bir çok çağrışım yapabilir, bir çok veriyi harekete geçirebilir ve kişinin kararlarını etkiler.
 Aynı küçük bir çocuk gibi, ısrarcı ve sabırsızdır. İstediği bir şey hemen olsun ister ve ne olursa olsun ısrara devam eder. Bir davranış kişiye zarar verse bile bunu ısrarla yapabilir çünkü bilinçaltında doğru yanlış, zararlı zararsız gibi kavramlar yoktur, salt istek vardır. Bir çok kişinin kendisine zarar veren ilişkilere, alışkanlıklara ve davranışlara devam etmesinin altında bu dinamik vardır. Eğer bilinçaltını değiştirmek istiyorsanız siz ondan daha fazla ısrarcı olmalısınız.


Bilinçaltı asla dinlenmez, uyumaz ve çalışmayı bırakmaz. Kişi yaşadığı sürece işlem yapmaya devam eder.
Aynı zamanda abartıcı bir doğası vardır. Özellikle korkuları abartarak kişinin kaygı düzeyini yükseltebilir.
Bilinçaltı sürekli tekrarlara karşı duyarlıdır. Bir düşünceyi, duyguyu yada cümleyi sürekli tekrar ederseniz bunu en sonunda kayıt eder.
Bilinçaltı kişinin hissettiği nefret gibi olumsuz duyguları kayıt eder ve bu duyguları uygun bir ortamda ortaya çıkartır. Bilinçaltı için intikamı sever diyemeyiz ama içindeki nefreti açığa çıkartmak için bir yol bulur diyebiliriz.
Bilinçaltı ince ayrımlar yapmakta zorlanabilir. Örneğin bilinçaltı için parasını sokakta düşürmek için iflas etmek aynı anlama gelebilir, çünkü ikisinde de para kaybı vardır.
Bilinçaltının dili 5 yaşında bir çocuğun dilidir, sade ve açık anlatımlardan anlar. Eğer bilinçaltınıza ben çok zenginim derseniz bunu anlayacaktır ama evrenden gelen zenginlik tüm enerji kanallarıma akıyor, yüksek benliğim aracılığıyla bana ulaşıyor gibi bir şey söylerseniz 5 yaşında bir çocuk bundan ne anlarsa bilinçaltı da ancak o kadarını anlayacaktır.
Bilinçaltı kişinin tutumlarını ve davranışlarını direk etkiler. Sahip olduğu kayıtlara göre kişinin tepkiler vermesini ve kararlar almasını yönlendirir. Örneğin bilinçaltında ben başarılı bir insanım kaydı olan bir insan kendisine başarı getirecek işlere otomatik olarak yönlenir, sonu başarılı olacak kararlar verir ve onu başarıya taşıyacak durumları hayatına çeker.
Bilinçaltı bütün bu özelliklerinin dışında kendi kayıtlarına uygun olayları gerçekleştirmek için durmadan çalışır. Kendi inançlarını kişinin hayatına çeker ve inandığı herşeyin gerçek olması için çalışır. Kolektif bilinçaltına ve dolayısı ile kolektif bilince bağlı olduğu için bunu yapması çok kolaydır. Eğer bilinçaltınız fakirliği hak ettiğinize inanıyorsa bunu gerçekten deneyimlemeniz için gerekli şeyleri yapacaktır, buna emin olabilirsiniz.Bilinçaltı bilinçli zihinden emir alır. Burada ya siz bilinçli olarak bilinçaltına emirler verirsiniz ya da bunu bilinçsizce yaparsınız ama mutlaka yaparsınız. Eğer bilinçli bir şekilde emir vermeyi başarırsanız bilinçaltındaki verileri değiştirebilir, yeni veriler girebilir ve bilinçaltınızın sizin istediğiniz hayatı gerçekleştirmesi için çalışabilirsiniz.Bilinçaltı hiç bir şeyden şüphelenmez ve sorgulamaz. Bu nedenle bilinçaltınıza hangi komutları verdiğinize dikkat etmelisiniz.Bilinçaltınızda bir çok kayıt birbiri ile bağlantılıdır. Bir kayıt diğerini etkiler, tetikler açığa çıkartır. Bir çok korku başka bir korku ile bağlantı halindedir. Bu nedenle bilinçaltına bütünsel olarak bakmak gerekir.
Bilinç daha fazla tümevarımlı, bilinçaltı ise tümdengelimli düşünme eğilimindedir.
Bilinçaltının psişik yetenekleri vardır, gelecekteki bir olayı görebilir, önceden tedbirler alabilir, kişiyi uyarabilir.
Bilinçaltı, bilincin dikkat etmediği şeylere daha fazla dikkat eder ve otomatik olarak kayit eder. Bilincin dikkat ettiği şeyleri ise kayıt etmek için anlamlı bir çaba ve tekrarlar gereklidir.
Bilinçaltının sanatsal yetenekleri vardır, üretim yeteneği çok gelişmiştir ve hayal gücüne sahiptir. Ancak tek sorun hayal ile gerçeği ayırt edememesidir. Eğer kişi kendi hayallerini bilinçli olarak kurmazsa bilinçaltı için bunlar katı bir gerçek olacaktır.



Yukarıda bilinçaltının en önemli özelliklerini verdim. Bu bilgilerin bilinçaltı konusunda çalışmalar yapan kişilerin işine yarayacağını umuyorum. En azından uğraştıkları bilinç alanını tanımaları ve anlamaları onunla daha sağlıklı çalışmalar yapmalarına yardım edecektir.

Hayatın 4 temel kuralı !!!


KURAL 1: “Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.”
KURAL 2: “Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiçbir şey, hem de hiçbir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”
KURAL 3: “İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.”
KURAL 4: “Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.”


www.instagram.com/dusunenakil/

18 Temmuz 2017 Salı

Yalnızlıkla nasıl başa çıkılır?





Yalnizlik ve tek basinalik... Osho
Çok girift, karmaşık bir şeyin anlaşılması gerekiyor: Eğer âşık değilsen yalnızsındır. Eğer âşıksan, gerçekten âşıksan tek başına olursun.

Yalnızlık üzücüdür; tek başınalık üzücü değildir. Yalnızlık bir tamamlanmamışlık duygusudur. Sen birisine ihtiyaç duyarsın ve ihtiyaç duyulan kişi mevcut değildir. Yalnızlık karanlıktır, onda hiç ışık yoktur. Karanlık bir evdir, birisinin gelip ışığı yakmasını beklemek ve beklemektir.

Tek başınalık, yalnızlık değildir. Tek başınalık kendinin tam olduğunu hissetmek anlamına gelir. Hiç kimseye ihtiyaç yoktur, sen yeterlisin. Ve bu aşkın içinde gerçekleşir. Âşıklar tek başına olurlar. Aşkın aracılığıyla sen içsel bütünlüğüne dokunursun. Aşk seni bütün hale sokar. Âşıklar birbirlerini paylaşırlar fakat bu onların ihtiyacı değildir. Bu onların taşan enerjisidir.

Yalnız hisseden iki kişi bir anlaşma yapabilir, bir araya gelebilir. Onlar âşık değildirler, unutma. Onlar yalnız olarak kalırlar ama şimdi diğerinin varlığı yüzünden yalnızlığı hissetmezler, hepsi bu. Onlar bir şekilde kendilerini kandırıyorlar. Onların aşkı kendilerini kandırmak için bir yalandır: “Ben yalnız değilim, başka birisi daha var.”

İki yalnız insan buluştuğu için, onların yalnızlıkları ikiye katlanır hatta kat be kat artar. Normalde olan budur. Sen tek başınayken yalnız hissedersin ve ilişkideyken de kendini berbat hissedersin. Bu her gün gerçekleşen bir gözlemdir. İnsanlar bir ilişkide değilken yalnız hissederler ve ilişki kuracakları birisini ararlar. Birisiyle ilişki halindeyken ise mutsuzluk başlar; o zaman tek başına olmanın daha iyi olduğunu hissederler: Bu kadarı çok fazladır.

Ne olur? İki yalnız insan buluşur: Bunun anlamı iki sıkıcı, üzüntülü, mutsuz insan bir araya gelir ve mutsuzluk katlanır. Nasıl iki çirkinlik güzellik haline gelsin? Nasıl olur da iki yalnızlık bir araya gelerek bir tamamlanmışlık hissi, bütünlük sağlayabilir? Mümkün değildir. Onlar birbirlerini sömürür, bir şekilde onlar birbirleriyle ilişkide olarak kendilerini kandırırlar ama bu kandırmaca fazla ilerleyemez. Balayı bittiğinde evlilik de bitmiştir. O sadece geçici bir yanılsamadır. Gerçek aşk yalnızlıkla savaşma çabası değildir. Gerçek aşk yalnızlığı tek başınalığa dönüştürmektir, diğerine yardımcı olmaktır: Eğer bir insanı seversen o kişinin tek başına olmasına yardım edersin. Onu doldurmaya çalışmazsın. Onu bir şekilde varlığınla tamamlamaya çalışmazsın. Diğerinin tek başına olmasına, sana ihtiyaç duymayacağı kadar onun kendi varlığıyla dolmasına yardımcı olursun. Bir insan bütünüyle özgür olduğunda, o zaman, bu özgürlük sayesinde paylaşım mümkün olabilir. O zaman o, çok fazlasını verir ama bu ihtiyaçtan değildir; o çok fazlasını verir ama bir pazarlık olarak değildir. O çok fazlasını verir çünkü onda çok fazlası vardır. O verir çünkü o vermekten hoşlanır. O verir çünkü vermekten hoşlanır.


Âşıklar tek başınadır ve gerçek âşık asla senin tek başınalığını yok etmez. O her zaman senin bireyselliğine karşı, tek başınalığına karşı tam bir saygı duyacaktır. O kutsaldır. O buna burnunu sokmaz, o bu alanı ihlal etmeye çalışmaz.

Ancak normalde âşıklar, sözde âşıklar, diğerinin bağımsızlığından, tek başınalığından son derece korkarlar. Onlar çok korkarlar çünkü onlar şayet diğeri bağımsız olursa kendilerine ihtiyaç olmayacağını, o zaman kendilerinin ıskartaya çıkartılacağını düşünürler. Bu yüzden kadın, erkek arkadaşı yahut kocasının bağımlı kalacağı şekilde her şeyi ayarlamaya çalışıp durur. O her zaman kadına ihtiyaç duymalıdır, böylelikle kendisi değerli olarak kalır. Ve erkek de her şekilde aynı şeyi yapmaya çalışır, bu sayede o da değerli kalabilir. Sonuç pazarlıktır, aşk değil ve sonu gelmez çatışma, mücadele vardır. Mücadele herkesin özgürlüğe ihtiyacı olması temeline dayanır.



Aşk özgürlüğe izin verir; sadece izin vermekle kalmaz özgürlüğü güçlendirir. Ve özgürlüğü yok eden hiçbir şey aşk olamaz. O başka bir şey olmalıdır. Aşk ve özgürlük bir aradadırlar, onlar aynı kuşun iki kanadıdır. Ne zaman senin aşkın özgürlüğünün karşısında olursa, o zaman sen aşk adına başka bir şey yapıyorsundur.

Kriterin şu olsun: Kriter özgürlüktür; aşk sana özgürlük verir, seni özgürleştirir, seni serbest bırakır. Ve sen bir kez bütünüyle kendin olduğunda, sana yardım etmiş olan kimseye minnet duyarsın. Minnet duymak neredeyse dini bir şeydir. Sen diğer insanda ilahi bir şey hissedersin. O adam seni özgür kılmıştır, o kadın seni özgür kılmıştır ve aşk bir sahiplenmeye dönüşmemiştir.

Aşk bozulduğunda o sahiplenmeye, kıskançlığa, iktidar mücadelesine, politikaya, hükmetmeye, maniplasyona —bin bir tane, hepsi çirkin şeye— dönüşür. Aşk yükseklere, dokunulmamış gökyüzüne eriştiğinde o özgürlüktür, tam özgürlüktür.

Şayet sen âşıksan, benim bahsettiğim aşk ise, senin aşkının ta kendisi kaşındakinin bütünleşmesine yardım eder. Senin aşkının ta kendisi karşındaki için birleştirici bir kuvvet olur. Senin aşkında, karşındaki kişi bir bütün olarak, kendine özgü ve birey olarak bir araya gelir çünkü senin aşkın özgürlük verir.

www.instagram.com/dusunenakil

16 Temmuz 2017 Pazar

İşte vücudunuzda ki ağrıların enerjisel nedenleri ve yapmaniz gerekenler


**Mideniz agriyorsa; olan herseyin bizim hayrimiza oldugunu bilip sevgiyle hazmedin!
**Boynunuz agriyorsa; olaylara farkli acilardan bakip pozitif taraflarini gormeye calisin, inadi birakin!!!!
**Beliniz agriyorsa; paraya tu, kaka demekten vazgecin!!!
**Ayak ve bacaklar agriyorsa: sol taraf icin; gecmisle baglarinizi koparip gecmiste yasamaktan vazgecin! Sag taraf icin; gelecekten korkmayin, kendi geleceginize guvenin!!!
**Basiniz agriyorsa; degersizlik duygusundan vazgecin, kendinizi onemseyin!!!
**Geceleri uykunuzda dislerinizi gicirdatiyorsaniz; ofkelerinizden kurtulun!!!
**Goz bozuklugu ve agrilari varsa; gormeniz gereken birseyi inatla gormek istemiyorsunuzdur, gormeyi secin!!!
**Kulak agrilari ve duyma bozuklugu icin; inatla kendinizi etrafin seslerine kapatmayin, duymayi secin, o seslerden size mesaj var!!!

**Regl agrilariniz varsa; disiliginizi ve size sundugu avantajlari sevgi ile kabul edin!!!
**Sirtiniz agriyorsa; sucluluk duygusundan vazgecin!!!
**Omuzlariniz agriyorsa; baskalarinin yuklerini, sorumluluklarini tasimaktan vazgecin!!!
**Bogaziniz agriyorsa; kendinizi sevgiyle ifade etmeyi secin, cekingenlikten vazgecin!!!
**Alerjiniz varsa; kendi gucunuzu reddetmeyi birakin. Kime alerjiniz oldugunu dusunun!!!
**Dis agrilariniz varsa; kararsizliginizi birakin!!!
**Bagirsaklarda problem varsa; ihtiyac duymadiginiz seyleri atmanin zamani geldide geciyor!!!
**Kalbiniz agriyorsa; SEVIN!

www.instagram.com/dusunenakil

Enerjinizi yükselten 7 kelime


ENERJİNİZİ YÜKSELTEN 7 KELİME
Olumlama yapıyorsanız veya olumlu cümleler kullanıyorsanız. Bu 7 kelimeyi cümleleriniz de mutlaka kullanın. Size çok faydalı olacağını göreceksiniz.

İşte bilinçaltı kodlarınızı değiştirecek 7 kelime:

ŞANS
Bence en yüksek enerjili kelimelerden biri ve kesinlikle olumlama yaparken kullanılmalıdır.
"Şans yıldızım her gün yükseliyor ve şansım artıyor"

ENERJİ
Bu kelime bilinçaltı kodlarında yoğun şekilde işleme sebep olan bir kelimedir. Olumlamalarda mutlaka kullanmanız gereken bir kelimedir.
"Bugün enerji doluyum. Enerjim tüm potansiyelimi arttırıyor.

SEVGİ
Yüksek bilincin kelimesidir. Kaynağa bağlıdır. Kaygılarınızı ve negatif enerjinizi azaltacaktır.
" Ben sevgiyim. Ben tüm yüreğimde sevgiyi yaşıyorum. Tüm enerjim sevgi kaynağına bağlı."

AFFET
Çok güçlü ve güzel bir kelime. Olumlamalarınızda size çok faydalı gelecek bir kelime.
" Kendimi Geçmişimi ve Tüm Her şeyi affediyor ve Beni engelleyen enerjileri çözüyorum"

AKIL
Mutlaka kullanmanız gereken bir olumlama kelimesi. Bilince ve bilinçaltına sesleniyor.
"Yaşamım aklımla ve bilgeliğimle yükseliyor. Aklım sorunlarımı çok kolay bir şekilde çözüyor"


SAĞLIK
Bedenin ve ruhun en önemli ihtiyacı sağlıktır. Mutlaka bu kelimeyi olumlamalarınızda kullanın.
"Sağlıklı ve İyi bir hayatım var. Tüm bedenim sağlıklı ve ruhum dingin"

HUZUR
Muhteşem değerli bir kelime olumlamalarımızın asıl amacı temelde budur. Olumlamanın en önemli cümlelerini oluşturur.
"Huzur tüm bedenimi ve çevremi sarıyor ve zihnimi kuşatıyor"

Bu kelimeleri birlikte ayrı ayrı kullanabilirsiniz. Kendi öz olumlama cümlelerinizi keşfedin. Üstünde düşünerek harika cümleler keşfedebilirsiniz.

www.instagram.com/dusunenakil

Neye inanıyorsanız onu yaşarsınız...!



NEYE İNANIYORSAN ONU YAŞARSIN !!!
Yenildiğinizi düşünüyorsanız, yenilmişsinizdir!
Cesur olmadığınızı düşünüyorsanız, korkaksınızdır!
Kazanmak istiyor fakat kazanamayacağınızı düşünüyorsanız, kesinlikle kazanamazsınız demektir!
Kaybedeceğinizi düşünüyorsanız, çoktan kaybetmişsinizdir!
Dışarıdaki dünyaya çıktığınızda anlayacaksınız ki başarı, ancak onu... istediğinizde gelecektir. Her şey insanın kafasında biter!
Alt edildiğinizi düşünüyorsanız, alt edilmişsinizdir!
Yükselmek için yüksek düşünmelisiniz!
Bir ödülü kazanmadan önce kendinizden emin olmalısınız!
Yaşam savaşını kazanan her zaman, en güçlü ya da en hızlı olan değildir!
Er ya da geç kazanan kişi, kazanacağını önceden düşünebilen kişidir!"

www.instagram.com/dusunenakil