Ruhsal Yolculuk, Spiritüel yaşam

24 Haziran 2017 Cumartesi

BAYRAMLAR VE ÇOCUKLAR




Résultat de recherche d'images pour "BAYRAMLAR VE ÇOCUKLAR"
BAYRAMLAR VE ÇOCUKLAR

Bayramlar en çok çocuklar için önemlidir.
En çok onlar sevinir,
Çeker yiyebilecekleri büyüklerden harçlık alabilecekleri için değil.
Bayramlarda kendilerini daha çok özgür hissederler.
Büyüklerin gereksiz baskıları kısıtlamaları kızgınlıkları olmaz.
Daha toleranslı olurlar.
Çocuklar da özgüvenli olur bayramlarda.
Daha özgür,daha bağımsız daha mutlu.daha yaratıcı
Keşke degeryargılarımız kültürümüz gelişmiş toplumlardaki gibi çocuklarımıza he rgün bayram yaşatabilse.
O zaman daha saglıklı, daha yaratıcı, daha araştırmacı, daha özgür nesiller yetisir.
O ülke kendini hızla değiştirir geliştirir,
Çocugu çocukluğuna bırakıp ciddiye alsanız büyüklere o kadar çok şey ögretirler ki şaşarsınız.
insan

23 Haziran 2017 Cuma

%100’e yakın Doğru… Resme Baktığında İlk Ne Görüyorsun…




%100’e yakın Doğru… Resme Baktığında İlk Ne Görüyorsun…

ADAM GÖRENLER:

Ailenin, arkadaşların, sevgilinin, çocukların tüm sorunlarını çözmeyi kendine görev edinmişsin. Hep güçlü olmak üzere kendini yetiştirmişsin. Ama bu günlerde artık biraz dinlenmeye ihtiyaç duyuyorsun.
Hayatın da alma- verme dengesi çok bozulmuş. Sevgiyle alıp kabul etme, ihtiyacın olduğunda yardım talep edebilme senin başarman gereken sınavlarından biri… Kendini artık affet ve kollarınla kendine sarıl iyi ki varım de…

KADINI GÖRENLER:

Dişi yanın beni ortaya çıkar diye bağırıyor, süslen püslen sokağa çık. Kendine masaj hediye et. Bedenini olduğun gibi kendini olduğun gibi kabul et. Aynaya bakıp ben çok güzelim de.
Dişi enerjini ortaya çıkarmak, rahatça ifade edebilmek senin sınavlarından biri. Hep anne, hep iyi dost, hep görev insanı olmak zorunda değilsin. Biraz da hayata neşeyle bak, yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştir…

KAPLANI GÖRENLER:

İş hayatın, para durumun şu aralar çok sıkışık. Kafan da sürekli hesap-kitap yapıyorsun ve sen bunu yaptıkça enerjin daha da düşüyor.
Eğlenerek, sevdiğin işi yaparak para kazanılacağını anlaman bu hayatla ilgili en büyük sınavlarından biri. Doğada bol yürüyüş yap, kendini biraz akışa bırakıp her türlü hayırlı kaynaktan bana bolluk bereket gelir tekerlemesini tekrarla…

MAYMUNU GÖRENLER:

Başkalarının fikirleri, görüşleri, onaylamaları senin üzerine çok etkili olmuş. Kendi yapmak istediklerini elalem ne der diye hep ertelemişsin. Ruhun boğulmuş ve sen giderek daha mutsuz olmuşsun, içine kapanmışsın.
Artık kendini onaylamanın zamanı geldi… Artık çevrene ördüğün hapishaneden çıkma zamanı geldi… Senin bu hayattaki sınavın kim ne derse desin ben kendi doğrularımla yaşayacağım diyebilmek… Unutma hayattaki en önemli şey aynaya baktığında bu hayatı iyi yaşadım aferin bana diyebilmek…
% 1000 Doğru… Resme Baktığında İlk Ne Görüyorsun… Bilinçaltı arkadaki şekilleri seçer ben de bu testi bilinçaltını okumak için hazırladım o yüzden arkadaki az görünen şekillerin yorumları var. Öndeki ağaç, kuş, vazo gibi şekillerin anlamları yok…


kaynak: http://www.hayatimdegisti.com/0-e-yakin-dogru-resme-baktiginda-ilk-ne-goruyorsun.html


Bilimsel Olarak Kanıtlandı: Doğduğunuz Ay, Hangi Hastalıklara Yakalanacağınızı Belirliyor!





Bilimsel Olarak Kanıtlandı: Doğduğunuz Ay, Hangi Hastalıklara Yakalanacağınızı Belirliyor!


İspanya’da görev yapan bilim insanları, doğum aylarıyla 27 farklı kronik hastalığı eşleştirdiler.

Sonuçlara astronomik ya da burçlara dayalı bir yol ile değil bilimsel yöntemlerle ulaştıklarını iddia ediyorlar.

Yeni yapılan bir araştırmaya göre doğduğumuz aylar, sahip olduğumuz kronik hastalıkları belirleyebilirler. Bu cümleyi okuyunca çoğu kişinin aklına bir yıldız falı baktıkları ya da burç yorumladıkları gibi fantastik şeyler geliyor.
Ancak uzmanlar bu durumu ultraviyole ışınlara, mevsimsel değişiklere, D vitamini seviyelerine ve virüslerin yaygın oldukları döneme göre anne karnındaki bebeklerin etki altında kalma oranlarına bağlıyorlar.
İspanyol bilim insanları, söz konusu etmenlerin uzun süreli sağlık süreçlerinde fark yaratıp yaratmadığını incelediklerinde sonuçlar, 27 farklı kronik hastalığa işaret etti:
Eylül ayında doğan erkeklerin tiroid problemlerine yakalanma ihtimalleri, Ocak ayında doğanlardan neredeyse üç kat daha yüksekti.
Ağustos ayında doğan erkeklerin, yılın başında doğanlara göre neredeyse 2 kat daha fazla astım riski vardı.
Temmuz ayında doğan kadınların % 27’sinde yüksek tansiyon sorunuyla karşılaşma oranı yılın geri kalanındaki doğumlara göre daha olasıydı.
Haziran ayında doğan erkeklerin %34’ünün depresyona yakalanma olasılığı düşüktü ve % 22’si daha az bel ağrısı şikayetiyle doktora gidiyordu.


Haziran ayında doğan kadınlar, migren için % 33 daha düşük risk taşıyorlar ve % 35 daha az menopoz sorunları yaşıyorlardı.
Genel olarak bakıldığında, Eylül ayında doğan bebeklere herhangi bir kronik hastalık tanısı konma şansı diğer aydaki doğumlara oranla daha azdı.
Araştırmacılar bu sonuçlara ulaşmak için yaklaşık 30.000 kişiyi inceledi ve bazı ayların sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu buldular.
Güneş ışığı vücutta D vitamininin üretimini tetiklerken, yaşamın ilk aylarında D vitamini eksikliği zihinsel ve fiziksel sağlık üzerinde uzun süreli etkilere neden olabiliyor.
Araştırmanın baş yazarı Profesör Jose Antonio Quesada şunları söylüyor: “Bu çalışmada, doğum ayının etkisi ile çeşitli kronik hastalıkların ortaya çıkışı ve uzun vadeli sağlık sorunları arasında önemli bir ilişki olduğunu kanıtladık.”
kaynak: http://www.dailymail.co.uk/health/article-4623802/Your-birth-month-affect-diseases-likely-get.html

21 Haziran 2017 Çarşamba

Aşk ilişkilerinizi şifalandırma yolları




Aşk ilişkilerinizi şifalandırma yolları

Yaşamınızda aşk, iş, para ilişkilerimizi aslında biz farkında olmadan bilinçaltınız yönetiyor. 

Daha doğrusu bilincinizin dışı yönetiyor. gecmiste izlediğiniz bir film, anne babamizdan aldığınız kodlar, ya da uyurken bilincinize kodlanan konuşmalar tüm yaşamınızı etkileyebiliyor ve hayatınızı yönlendiriyor. 
Yani hayatınızda yaşadığınız tüm olumsuzluklar çevrenizle ilgili değil, geçmişte bilinçaltınıza aldığınız kodlamalarla ilgili. Yaşadığınız her olayın, olumsuzluğun, derdin, tekrar eden tüm sorunların geçmişten gelen bir kök sebebi var. Bu kök sebebe ulaşmak ve şifalandırmak tamamen sizin elinizde. Herşeyi kendiniz lehine çevirebilirsiniz. Hayatınızda ki olumsuz olayları, ilişkilerinide ki kısır döngüleri, tekrar tekrar yaşadığınız olumsuz olayları isterseniz değiştirebilirsiniz.
Hayatla ilgili suçlamalar, yargılar, olumsuz düşünce kalıpları sadece size zarar verir.
Sizin yapmanız gereken, sürekli aynı sorunu yaşıyorsanız, 
iş ya da aşk hayatınızda, hep aynı kişileri hayatınıza çekiyorsanız,
kişiler farklı ama senaryo hep aynıysa Öncelikle yapmanız gereken yaşadığınız olumsuz durumu düşünüp kafanızda tekrar yaşamak yani o ana gitmek.
Sonrasında neden bu olayı hayatınıza çektiniz diye kendinize sorun ve sebebini bulun, Sorgulayın, olaydan almanız gereken hayat dersinizi bulun. 
Araştırın ve kıyaslayın. 
Yaşadığınız olay, bu aşk acısı olabilir, iş hayatınızla ilgili bir
problem olabilir unutmayın tamamen sizinle alakalı, dışarıda suçlu aramayın. Zaten yaşadığınız olayların sorumluluğunu alıp, kabullendiğinizde hayatınıza


                                              

mucizelerin nasıl aktığını göreceksiniz. 
Yaşamınızda farkında olduğunuz ya da olmadığınız
herşeyin titreşen enerjilerden oluştuğunu duymuşsunuzdur. Enerjisini doğru alanda kullanan bir kişi aşk hayatında ya da diğer
özel hayatında kaybediyor olamaz. Enerjinizi doğru kullanın,

bunu nasıl yapacaksınız? tabiki düşüncelerinizle. Bilinçaltınızda bir korktuğunuz şeyler, bir de çok istediklerinizi hayatınıza çekersiniz.
Olmayan bazı şeylerde aslında siz istemediğiniz için gerçekleşmez ama bunun farkında bile değilsinizdir
Birde ilişki bağımlılıkları konusu var. Yani kişiyi odak noktası yapma, kaybetme korkusu gibi. Bu bağımlılıkları olan bir bilinç kaybetmeye mahkumdur.
Çoğu kişinin düşüncesinde şu vardır,
mantıken ilişkimin bitmesi gerektiğini biliyorum ama elimde değil gidemiyorum gibi. Aslında bu durum bilincinizin dışıyla ilgili.
Bizleri ve hayatımızı bilinçaltı yönetir.
Bilinç belki bilinçaltına göre daha çok işlevi varmış görünebilir ama bilinçaltının sandığınızdan daha büyük bir rolu var. 
Yani kısaca ilişkilerinizde yaşadığınız herşey bilinçaltınızla ilgili.
Geçmişte kalıplaşmış kodlar yön veriyor hayatınıza.
Bu durumla ilgili olarak yapmanız gereken öncelikle kendinizi olumlu düşünmeye itmek. Önce hayatınızda iyi şeyler yaşıyormuş gibi davranın,
bir nevi kendinizi kandırın. Bunu yaparak zamanla isteğiniz şeyleri hayatınıza çekmek için bir köprü oluşturacaksınız.
Eğer aksini düşünürseniz örneğin yeni tanıştığımız birisine bu adam beni aldatır mı dediğinizde beni aldat komutunu bilinçaltınıza çekmiş oluyorsunuz, 
ve bilinçaltınız emredersin deyip hayatınıza çekiyor.
Gücü içinizde aramalısınız,
tüm güç sizde mevcut bunun farkına varın, gücü başka yerde ararsanız o güç ya da başarı size gelmez. Bilinçaltınızın sizin emrinizde olduğunu unutmayın,
neye inanırsanız size onu sunar. 
Sonrasında karşılığını vermeden hiç birşey almayın, ya da hep veren siz olmayın, alma&verme dengesini sağlayın. 
Bunun içinde tabi ki karşılıksız aşkta var. Karşılıksız aşk sizin kendi gücünüzü reddetmeniz demektir.
Eğer içinizde ki güce inanırsanız düşüncelerinizle harekete geçirirseniz karşılıksız
aşk diye bir kavram hayatınızda barınamaz. 
Ardından Asla kararsız olmayın, 
yoksa bilinçaltınız kafasına göre takılır, kararsızsanız kaybedersiniz.
Birşeyi isterken Gelecek eki olan isteklerde bulunmayın,
mesela istiyorum demeyin, istiyorum derseniz o istediğiniz gelecekte kalır ertelenme enerjisi yaratır. O şeye ya da aşka sahibim deyin. 
Ve en önemlisi bu güne kadar ne yaşadıysanız şükredin , şükretmek size yeni güzel kapılar açar. Bir öneri daha her gece uyumadan,
hayatınızda ne istiyorsanız, aşk, para, mutluluk onu gözünüzde canlandırıp uyuyun düşüncelerinizle istemek yetmez,
hayal etmek isteklerinizin size gelmesini hızlandırır. Son olarak Eski yaşadığınız kötü 
ilişkilere takılı kalmayın, bunlara odaklanmayın, düşüncenizle 
önce kendinizi sonrada olayı yaşadığınız kişileri affedin.

Affetmek size yeni kapılar acar. 
Nefret duygusu barındırdığınız olayları tekrar tekrar siz affedene kadar yaşarsınız.
Siz kararlı olduğunuz anda herşey sizin en güzelini yaşamanız
için harekete gecicek. 
Umarım yorumlarım hayatınıza ışık tutar.



18 Haziran 2017 Pazar

Hormonlar, Anksiyete, Uyku ve Enerji İçin Mükemmel Gıda Budur!



Résultat de recherche d'images pour "maca"
Hormonlar, Anksiyete, Uyku ve Enerji İçin Mükemmel Gıda Budur!
Maca tozu, eski zamanlarda İnka savaşçılarının savaşa gitmeden önce güçlenmek için kullandığı, inanılmaz bir lif, karbonhidrat ve mineral karışımıdır.

Bu süper gıda İnkaların savaşma ruhunu, libidosunu, dayanıklılığını ve gücünü arttırmaya yardımcı oluyordu. Maca tozunun hiç şüphesiz atletler arasında popüler olmasının da sebebi bu zengin besleyici içeriğidir.

Maca tozu nedir?



Maca tozu Peru’da And Dağları’nın yükseklerinde yetişen bir bitkiden elde edilir. Mineral, vitamin, enzimler ve önemli amino asitlerle doludur. Peru’da “And’ların afrodizyakı” olarak bilinir.

Maca tozunun içeriği:

B1, B2, C ve E vitaminleri
Mineraller, potasyum, iyot, çinko, kalsiyum, magnezyum, fosfor, demir, kükürt, bizmut, silikon, bor, kalay ve silis
Yağ asitleri, kompleks alkaloidler ve steroller

Maca tozu doğal yollarla cinsel isteği arttırır: Maca’nın faydaları

Maca tozu doğurganlığı arttırır. Yapılan laboratuvar araştırmalarında Maca ile beslenen erkek farelerin sperm sayısı ve dişi farelerin yumurtaları artmıştır. Peru’da hem doğurganlığı hem de gücü arttırmak için kullanılır.
Bu tozda “macamides” ve “macaenes” adlı verilen kendine has iki bileşen vardır. Bu bileşenler enerji seviyesini önemli derecede arttırır. Ayrıca Maca tozunda yüksek miktarda demir, manganez ve fosfor bulunur ve yorgunlukla savaşmaya yarar.
Bu inanılmaz toz direk olarak endoktrin sistemine etki eder ve vücuttaki hormonların dengelenmesini yardımcı olur. Vücudu, dengeyi yeniden sağlamak için kendi hormonlarını üretmeye teşvik eder. Hormon dengesinin vücudun düzgün çalışması için ne kadar önemli olduğunu da hepimiz biliriz. Maca tozu adet dönemi öncesi semptomları ile başa çıkmak için de faydalıdır çünkü vücuda doğal yollarla hormon üretebilmesi için ihtiyacı olan besinleri verir.
İçerdiği kendine has alkaloidler, sayısız mineral ve vitamin açısından inanılmaz bir kaynaktır. Strese karşı etkilidir ve vücudu güçlendirerek dayanıklılığı arttırır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi Maca tozu hem erkeklerde hem de kadınlarıda libidoyu yükseltir. Yapılan birçok araştırma da cinsel isteği doğal yollarla arttırdığını göstermiştir.

Aşk mı, sevgi mi, sadece cinsel çekim mi?



Résultat de recherche d'images pour "Aşk mı, sevgi mi, sadece cinsel çekim mi?"
Aşk mı, sevgi mi, sadece cinsel çekim mi?
Bizim için özel olan, gördüğümüzde kalp atışlarımızı hızlandıran kişilerle karşı karşıya geldiğimizde; hepimizin hissettiği farklı durumlar ve duygular vardır.
Bu duygular bazıları tarafından karmaşa, bazıları tarafından hislerin yoğunluğu, bazıları tarafındansa yalnızca hoşlanma olarak tanımlanır. Peki deneyimlediğiniz şeyin aşk, sevgi ya da cinsel arzu olduğunu nasıl anlarsınız?
1970’lerde sosyal psikolglar ‘’aşk’’ olgusu üzerine geniş çaplı araştırmalar yürütmeye başladılar. Sosyal psikolog Zick Robin, hoşlanma ve aşk duygularının ayırt edilebilmesi için aşağıda yer verdiğimiz bir skala hazırladı.
Rubin’e göre, hoşlandığımız kişilerle beraber vakit geçirmekten ve bu kişilerin bakış açılarından etkileniyoruz; bu nedenle de bu kişilerle zaman geçirmeyi seviyoruz. Konu aşk olduğunda ise durum biraz daha derin bir boyut kazanıyor.

Rubin’in yapmış olduğu bir çalışmada, aşk duygusunu deneyimleyen çiftler birbirinden yalnızca hoşlanan çiftlere göre daha fazla göz kontağı kuruyor ve daha uzun süre hiç konuşmadan bir arada kalabiliyorlar. Aşk, sevgiden farklı olarak daha fazla fiziksel yakınlık kurma ve karşımızdaki kişinin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilme isteğini ortaya çıkarıyor.


Sosyal psikolog Elaine Hatfield ise aşk olgusunu iki farklı boyutta inceliyor: tutkulu aşk ve arkadaşlık boyutundaki aşk. Tutkulu aşk, yoğun duygusallık ve cinsel istek barındıran bir olgu. Arkadaşça olarak tanımlanan aşk çeşidinde ise karşılıklı saygı, ilgi ve güven duyguları ön planda. Hatfield’a göre tutkulu aşklar bir süre sonra arkadaşlık boyutuna kayabiliyor.
Tüm bu tanımlara göre karşınızdaki kişiye karşı hissettiğiniz şeyin ne olduğunu anlamak için aşağıdaki skalalardan yararlanabilirsiniz.
Sevgi skalası:
________’nın beni yargılaması özgüvenimi etkilemiyor.

________ şu ana kadar tanımış olduğum en sevilebilir insan.

________ ve ben birbirimize çok benziyoruz.

________ ve ben birbirimizle çok uyumluyuz.

Aşk skalası:
________ için her şeyi yaparım.

________ yanımda olmadığı zaman kendimi çok çaresiz ve yalnız hissediyorum.

________’nın ruhen, bedenen ve zihnen iyi olmasından ben sorumluyum.

________ ile beraberken yalnızca gözlerine bakarak bile saatlerimi geçirebilirim.

Arzu skalası:
______ ile kendimi sürekli aynı yatağın içinde hayal ediyorum.

______ ile yapmaktan en zevk aldığım şey, vücutlarımızın birbirimize temas etmesi.

______’nın ne düşündüğü ya da hissettiği aramızdaki ilişkiyi etkilemiyor.

______ ile olan ilişkimde benim için en önemli olan şey cinsel uyumumuz.
kaynak: http://www.uplifers.com/ask-mi-sevgi-mi-sadece-cinsel-cekim-mi/#ixzz4kEyagn






Résultat de recherche d'images pour "Aşk mı, sevgi mi, sadece cinsel çekim mi?"

Kadınların Hangi Erkekleri “S*ksi” Bulduğu Konusuna Adeta Mühür Vuran Enfes Bir İnceleme





Kadınların Hangi Erkekleri “S*ksi” Bulduğu Konusuna Adeta Mühür Vuran Enfes Bir İnceleme

Kadınların ne tür erkekleri beğendiği uzun yıllardır tartışma ve merak konusu olan bir şey.

Bu tarz konuların uzmanı olan Sözlük yazarı “limon kimyon zorro”, iki ana erkek tipi üzerinden konuyu çok net açıklamış. Buyursunlar.

Ben kadından hiç anlamam ama erkekten çok iyi anlarım sevgili okurlar. O yüzden size s*ksi erkeğin sırlarını vereceğim. Vereceğim ki klişe klişe şeylerle kafanızı doldurmayın boşu boşuna. Özellikle gelip gidip cüzdan diye ağlayanlar var ya onlar iyi okusunlar. Adamın başına silah dayamışlar gibi gün aşırı ilgili başlıklara gelip erkeği s*ksi yapan şey cüzdanıdır diyor lan.
Bu öyle bir saçmalık ki altından çıkacak sosyal tespit hakkında üç cilt kitap yazılır. ancak ben hepinizi çok sevdiğimden tekme tokat girişmek yerine karşıma alıp doğru düzgün anlatacağım nasıl s*ksi erkek olunur. he diyeceksiniz ki sen çok mu s*ksisin de akıl veriyorsun, evet çok s*ksiyim anasını satayım. en s*ksi erkek benim.

evet konumuza dönecek olursak benim kategorilendirmeme göre iki tip s*ksi erkek var.

birincisi evrimle direkt ilişkili olan ilkel s*ksi erkek.

kendisinden yazımızda harun olarak bahsedeceğiz. bu tipi zaten çoğunuz kolayca tespit ediyorsunuz gördüğüm kadarıyla. geniş omuzlu, sıkı kalçalı, kaslı, gözlü, döşü kıllı. bildiğin davut heykeli gibi adam. bu adam o kadar eski genetik kökenlerimizi gıdıklıyor ki isterse hödüğün teki olsun sağlıklı nesiller yetiştirme arzumuzdan dolayı üremeye devam edebiliyor. bu adam iyi ki var da demek lazım hatta sanırım yeri gelmişken zira o olmasa insanlık son buzul çağını atlatamayabilirdi.
kendi hayatta kaldığı yetmedi ailesini de korudu, kolladı, besledi büyüttü. insanlığı yarı iletkenleri, kuantum dalgalanmasını konuşacak hale getirdi. var ol harun! canımız sana feda. torunların hala bu gezegende dangul dungul geziyor, bir atlet bir pantolon kızların aklını almaya devam ediyor. ha tabi bunu böyle olduğu gibi söylemek kolay olmadığından genelde kadınlar beğendikleri adamların yan özelliklerini gelip “erkekleri çekici yapan detaylar” başlığına yazıyorlar.

nasıl mesela, şöyle; diyelim bir kadın yazar harun’u gördü ve beğendi. bunu gelip sözlüğe dan diye “oha o nasıl s*ksi kollar lan resmen aşık oldum” diye yazmıyor. neden yazmıyor, çünkü ilkel içgüdülerimizden utanacak kadar uzun süredir modernizm propagandası yapıyoruz birbirimize. durum böyle olunca insanlar da adamın saati koluna çok yakışmıştı falan gibi kıvırıyorlar. halbuki çıkar saati adam hala s*ksi. olay kolda. sen mesela tipsiz okur arkadaşım, istersen kıçına helikopter pervanesi kadar rolex tak yine s*ksi değilsin. mesele para değil. hepiniz s*ksi olup ne yapacaksınız onu da anlamıyorum gerçi. yeterince s*ksi var lan dünyada. siz de normal olun.
harun’un yan özelliklerini övmek öyle saçma sonuçlar doğruyor ki, yazılanları okuyarak uygulamaya kalksan hilkat garibesi gibi bir şey olursun. biri kapri çok s*ksi yazıyor öteki kapri giyen adam çok feminen yazıyor. giyeyim mi çıkarayım mı derken arada sen telef oluyorsun. neden bu çelişki? çünkü olay kapri değil, adam. sen giyersen bir boka benzemez ama harun diyerse kadınların dibi düşer. harun ne giyse yakışır. kafasına tüy de taksa kıçında kelebek dövmesi de olsa onun s*ksiliği etkilenmez. aynısını sen yapsan yalnızlıktan ölürsün cesedini bile taşımaya kimse gelmez. kıçında kelebek dövmesi varsa zaten cenazeni bir çukura atıp üzerine kireç dökerler. o yüzden ilk olarak erkeği s*ksi yapan unsurlar başlığı altındaki tüm entrylerin özel birisi için yazıldığını aklına kazımalısın canım ümitli dostum. konu sen değilsin. buradan taktik devşirmeye kalkma, illa kalkacaksan da yan özelliklere takılma. asıl olay sağlıklı güçlü bir erkeğin temel göstergelerine sahip olmak. spora git mesela bak o her zaman iş görür.



yine belirtmeliyim ki gece gündüz spor salonunda kan ve gözyaşı içinde çalışarak edineceğin s*ksilik s*ksi olmanın en kolay ve işlevsel yoldur. yani bu s*ksilik davasına baş koyacaksan yazının geri kalanını okumadan şınav çekmeye başlayabilirsin. benim sana verebileceğim bir şey kalmadı çekirge, var git yoluna.

ikinci s*ksi ise modern dünyanın bize hediyesi olan iletişim becerisi ve zeka ile ilişkili olan s*ksilik.

bu s*ksiliğe sahip olan kişiye de bu yazıda selim diyeceğiz. adı s*ksi olmadı ama idare edin artık. altı üstü iki tane erkek adı biliyorum onları da kullandım gitti. selimlerin de parası pulu yok ancak taş gibi güzel sevgilileri var. uzaktan görüp de lan bu tipsiz bu kızla nasıl birlikte dediğiniz çoğu adam aslında selim. modern dünyanın ona sunduğu bilgiye erişim imkanlarıyla dolu zamanı, kafelerde counter atmak yerine, doğru düzgün bir kültür edinmeye adamış olan selimin bir kadınla oturduğunda konuşacak şeyleri var. iyi filmden, iyi kitaptan, iyi ve estetik olan her şeyden anlıyor. bildiği için konuşurken özgüvenli duruyor, karşısındakine güven veriyor. daha önemlisi sıkmıyor. ıııı aaaa ooo gibi esleri cümlelerinin arasına sokmuyor.

“hangi tip arabaları seversin?” gibi “hangi takımı tutuyorsun?” gibi hem saçma hem ilgisiz konular açmıyor. dinliyor anlıyor konuşmayı yönlendiriyor. ilmek ilmek emek vererek kendine kazandırdığı meziyetleri ve deneye yanıla edindiği iletişim becerisini, nerede, ne zaman, nasıl ortaya koyacağını biliyor. kadınlar selimden dolaylı bahsederken tatlı dilli diyor, şeytan tüyü var bu adamda diyor. uzun saç/kellik erkeğe çok yakışıyor diyor. halbuki asıl olay hiçbiri değil. mesele selim olabilmekte.


sen saçını uzatsan sıçana benzersin ama selim uzatırsa manalı olur. selim ne yapsa bir derinlik aranıp bulunur. sen kim köpeksin de kel oldun diye s*ksi olacaksın ama selim kelse işin felsefesi gereği keldir ve ona inanılmaz yakışır. yine konu özel bir kişi ile ilgilidir. kadınlar genelleme yapmakta başarısızdır. kendilerine s*ksi gelen bir özellikten bahsediyorlarsa birini hayal ederek o özellikten bahsediyorlardır. sen o biri misin? değilsin. o zaman harun ol, selim ol, bulut ol, git gidebildiğin yere.

peki bu ikisi bir arada olmaz mı. hem mis gibi fizik olacak hem de zehir gibi kafa olacak mümkün değil mi. mümkün canım okur. bunun yaşayan örnekleri var;
1. benim kuzenim mehmet.
2. kıvanç tatlıtuğ.
bu kadar.
koca dünyada iki tane adam için yeni kategori açamayacağım için daha fazla üzerime gelmeyin. bu ikisi hepinize zaten yetmez. nasıl ki fizikte sürtünmeyi yok sayıyoruz, bu iki adamı da yok sayacağız. gerçi mehmet boşta, talep olursa veririz.
neyse konuya dönersek almanızı istediğim mesaj şu. iki insan bir araya gelemiyorsa neden çok nadiren paradır puldur. bu tarz saçma bahanelere sığınıp çirkin ve cahil olduğunuz gerçeğinden kaçmaya çalışmanız çok işe yaramaz bir tavır. kime ne faydası var senin bu tespitinin. arabası olanla yatıyor bu kızlar dedin diye seni seven bir kadın oldu mu bugüne kadar. üstelik yaptığın tespit sıçan götü kadar bir özgünlük de içermiyor. bin yıllık geyiği üslubunu bile değiştirmeden yapıp geçiyorsun. kadınlar insanın kalibresini belirlemekte üstün birer cetvele sahipler. git bak bugün dünyanın en başarılı şirketlerine, insan kaynaklarının başında hep kadınlar duruyor. adamın ses tonundan 70 yıllık seceresini çözecek mekanizmaya sahip kadın beyni senin üç kuruşluk cüzdan geyiğin ile kategorilendirilebilir mi lan düdük.



ne diyor italyan şair cesare pavese;

“hiçbir kadın bir adamla parası için evlenmez. kadınlar bir milyonerle evlenmeden önce ona aşık olacak kadar akıllıdır.”

bu buraya pek olmadı ama aklıma gelince yazdım, her şeyi benden beklemeyin. özetle s*ksi olmak istiyorsan kendine yatırım yapacaksın ergen dostum. kendinde güvendiğin sağlam birkaç dalın olacak, onlara tutunacaksın aşkın fırtınasına dalmadan önce. kadının böyle şeyler yapmasına çok gerek yok s*ksi olmak için ama sen bir kadını çevredeki en iyi gen olduğuna ikna etmek istiyorsan bahanelere sığınmak yerine kendini geliştirmeye odaklanacaksın. sırf çok dil biliyor diye sevişen adam var bu dünyada. sırf iyi espriden anladığı için sevişen adam var. nadir bulunan kitapları sahaflardan topladığı için sevişen adam var. harika enstrüman çaldığı için sevişen adam var. bacak kasları pantolonlara sığmadığı için sevişen adam var.

bir günde mi edindi bu adamlar bu meziyetleri güzel insanlar. hatta şöyle de söylemek lazım, s*ksi olmak ve sevişmek için mi edindiler bu meziyetleri? kıtalar üzerinden uçup bir patates çuvalı gibi okyanusun ortasına düşüp patlayarak cevap vermek istiyorum ki;

“””””hayır!”””””


kendiniz için yapın oğlum bunları. hiç mi bir şeye merakınız yok anlamıyorum ki. sabahtan akşama ona buna asılmak için harcadığınız zamanın onda birinde kendinizi geliştirmek için bir şey yapsanız kendiliğinden sevişeceksiniz zaten. sonra bir kadın gelecek buraya seni kast ederek “bence erkeğe kemik küpe çok yakışıyor.” yazacak göreceksin.



bence hiç yakışmıyor ama sana yakışıyor demek ki.
kaynak: https://seyler.eksisozluk.com/