Ruhsal Yolculuk, Spiritüel yaşam

18 Haziran 2017 Pazar

KOÇ, ASLAN, YAY BURÇLARI 2017 TEMMUZ AYI YORUMU



Koç, Aslan, Yay burçları 2017 Temmuz ayı aşk  yorumu ( Melek ve kehanet kartlarıyla)
Bakalım sizi Temmuz ayında neler bekliyor.




IKIZLER,TERAZI,KOVA, BURÇLARI 2017 TEMMUZ AYI AŞK YORUMU


               Ikizler, Terazi, Kova burçları 2017 Temmuz ayı aşk yorumu ( Melek ve kehanet kartlarıyla)






AKREP, BALIK, YENGEC BURCLARI 2017 TEMMUZ AYI ASK YORUMU



Yengec, Balik, Akrep burclari 2017 Temmuz ayı ask yorumu ( Melek ve kehanet kartlarıyla)
Bakalım sizi Temmuz ayında neler bekliyor. 






BOGA, OGLAK, BASAK BURCLARI 2017 TEMMUZ AYI ASK YORUMU




Boga, Oglak, Basak burclari 2017 Temmuz ayı ask yorumu ( Melek ve kehanet kartlarıyla)
Bakalım sizi Temmuz ayında neler bekliyor. 




AYRILIK ACISI VE EVRELERİ




 Bir ressamın, Oscar Kokoschka'nın hikayesidir bu.
1900'leri başlarında, geleneğe
> göre, genç ressamların para kazanmalarını ve gelişmelerini sağlamak amacıyla, önemli aile büyüklerinin portrelerini yapmaları istenirmiş. Kokoschka, bu sırada önemli bir portre yapmakla görevliyken, 1911 yılında ölen Gustav Mahleri'in eşi Alma Mahler ile tanışmış. Bu tanışma, kısa sürede önü alınamaz bir aşk hikayesine dönüşmüs. Tutkulu ve alevli bir macera....

 Bu durum, Alma'nın 1915 yılında mimar Walter Gropius ile evlenmesiyle son bulmuş. Duyguları yarıda kesiliveren Kokoschka'nın acısını tahmin edebilirsibiz elbette. Bu aşkın acısını sayısız resme aktaran ressam, modern sanatın sıra dışı ürünlerinin doğmasına sebep olmuştur. Yaşadığı cinsel deneyimleri bile aktarmış.
       Hiç kuşkusuz Alma'da sıra dışı bir karaktere sahipti ve Kokoschka'nın karasevdaya tutulmasında, bu durum en büyük etkendi. Sonunda Alma'nın başkasıyla evlenmesinden sonra onu unutmamak adona Kokoschka bir bez bebek yapmış ve gittiği her yere onu da götürmeye başlamış. O bez bebekle geçirdiği uzun sürenin sonunda bir gün bebeğin gırtlağını keserek onu çöpe atmış....



       Aşk acısının kısa sürede geçireçilebileceğini söylediğimde çoğu zaman fazla iddialı görünüyor. Oysa artık eskisi gibi uzun süre acı çekip zamanın duyguları köretlmesi beklenmeyebilir.
Hatta aşk acusını azaltmak için uzun uzun neyi neden yaşadığımızı analiz bile etmek gerekmeyebilir. Aslında mantığımızla duygularımızı baskılayıp kontrol altına alıyoruz ama bu bazu bilmediğimiz korkularımızın bilinçaltında köklenmesine, derinleşmesine bile sebep olabiliyor.

     Ayrılık acısı - ki bu ölüm bile olsa - bazı evrelerle atlatılır. Önce öfke duyarız. İnkar ederiz. Sonra oazarlık evresi başlar. Daha sonra pazarlığı kazanamayacagımız için depresyon evresi gelir ve en son kabullenme aşamasına gireriz. Bu süreci kimimiz uzun ve zor, kimimiz daha kısa ve rahat geciririz. 
    Bir insana negatif duygu verirseniz, onun pozitif duyguları size geçer. Bundan beslenen insanlarada enerji vampiri deniyor.Aslında insan ilişkilerinin temel prensibi, size pozitif duygu veren herkese bunun iadesini yapmaktır. Yani ona olumlu bir duygu hissettirmelisiniz. Bu kimi zaman hakedilmiş bir taktir ya da iltifat olabilir. 
     Aşk ilişkisi yaşayan ciftlerde, bir taraf diğerinden önce ilişkiyi keserse, diğer taraf yarım kalacaktır. Enerji alanı birbirine akarken, aniden akış kesilğinde kişi acı çekmeye başlar. Çünkü kişisel enerjisini, görünmeyen duygusal bedeninin bir kısmını sevdiği kişiye kaptırmıştır artık ve geri alamıyordur. 
      Bir kağıt ve kalem alın elinize ve ona söyleyemediğiniz herşeyi, içinizde kalmış tüm duyguların tepkisini verin. Hem de hiç sansürsüz... Ve sonra eğer bedeninizde kalp bölgenizde ağırlık varsa bir yastık alıp kuvvetle yatağa vurun. Yastığı vurun, ağırlığın azaldığını göreceksiniz. Eğer kasıklarınızda ağırlık varsa, yere uzanın. Duvara bir yastık koyun ve ayaklarınızla o yastığa hızla ve uzun süreli vurun.


     Ve en önemlisi, bu ilişkiden çıkartmanız gereken hayat dersinin ne oldugunu bulmaya çalısın. 

      Enerji alanınıza dolmuş olan negatif duyguları boşalttığınızda, kendi enerjinizi geri almanız için yer açılır. Artık onu kafanızdan silmek için gerçek zemin oluşmuştur. 

     Eğer onu hic düşünmemeyi başarırsanız, yani beklentileri keserseniz, işte ozaman muhakkak sizinle irtibat kurmaya çalısacaktır. Ama unutmayın. Kurduğu irtibat sizin enerjinizi geri ödemek için olacaktır. Bitmiş ilişkiler yeniden başlamaz. Baslasa bile cok daha kisa sureli olur. Çünkü oradaki alış veriş bitmiştir.  



     Yukarıdakı öyki "Aşk ve Beyin" adlı Dr. Bülent Madi'nin kitabından alıntıdır....! 

TANRI ILE SUREKLI TEMASTASINIZ





Hiç aşağıdakilere benzer bir durum yaşadınız mı?

*Arabanızın anahtarı, cüzdanınız ya da bir mektup gibi önemli bir şeyi nereye koyduğunuzu unutursunuz, ve birden bir sezgi size yol göstererek onu bulmanızı sağlar.

*Araba kullanırken, içinizden gelen bir ses hemen şerit değiştirmenizi söyler, ve böylece bir trafik tıkanmasından ya da kazadan kıl payı kurtulursunuz.

*Bir sevdiğinizin başının dertte olduğu içinize doğar, ve onu aradığınızda, sizin yardımınıza ihtiyacı olduğunu öğrenirsiniz.

* Yeni biriyle tanıştığınızda, ilk izlenimlerinizin ilişkinizin gidişatını doğru bir biçimde önceden bildirir.

* Nereden geldiği belli olmayan bir ses sizi bir tehlikeye karşı uyarır, ve daha sonra bu uyarının sizi büyük bir felaketten kurtardığını anlarsınız.

*Eski bir arkadaşınızı düşünürsünüz, o gün daha sonra ondan bir mektup ya da telefon alırsınız.


     Yasaminiz boyunca, ilahi rehberliğin pek çok örneğini deneyimlemişsinizdir. Tanrı'nın ve meleklerın size rehberlik yaptıklarının farkında olmamış olabilirsiniz. Yaşamınızda bazı olağanüstü olaylarda semavi alemin ettiğinden kuşkulanmış olabilirsiniz. Ayrıca Tanrı'nın size yol gösterdiğini kesin olarak hissettiğiniz bir kaç deneyimde yaşamış olabilirsini. Yaradan'on sesi bizi asla bırakmamıştır, aslında bırakamazda. Tanrı bizi ilk düşündüğünde yaratılan tanrısal ışık kıvılcımı içimizde dopdolu bir halde kalır. Bu ışık tanrı ile birdir, bu da bizim tanrı ile bir olduğumuz anlamına gelir. Gerçek özümüz olan Tanrısal ışık vasıtasıyla biz tanrımım zihnindengelen her düşünceye ortak oluruz. İşin doğrusu, o halde bizim zihnimiz  Tanrı'nın zihninin bilgeliğine ebediyen bağlıdır.





(Alıntıdır, Doreen Virtue İlahi Rehberlik)

Özgüven eksikliği ve ozguveninizi geri kazanmak icin neler yapmalisiniz?







     Bazen içinizde ki duyguları dile getirmek istersiniz ama bir türlü o kelimeler dışarı çıkmaz, sözcüklere dönüşmez...
     İlişkilerde özgüven eksikliği ve duyguları dile getirememe sorunu önemlidir, bunu istersiniz ama yapabilecek cesarete sahip değilsinizdir. Duygularımızı söylemeye çekinirsiniz. Karşıda ki kırılır mı, sıkılır mı, üzüntü yaşar mı gibi sorular, size içinizde kini söylemekten alıkoyar.
     İlişkide şuan eşinize kırıldığınızı söylemek istiyorsunuz ama sert biri.... Hayatta kabullencek biri değil sizi anlamayacağını düşünüyorsunuz, peki ne yapacaksınız?

     Birlikte bir deneme yapalım, ona söylemek istediklerinizi tatlı tatlı içinizden söyleyin. Birkaç gün boyunca ona içinizden böyle seslenin, sonra da şunu ekleyin:
 "Senden özür diliyorum. Senden af diliyorum, seni seviyoruö ve sana teşekkür ederim. Seninle iletişim kurmak güzel ve sağlıklı.... iyi ki varsın...
      Konusmanın sonuna bunu mutlaka ekleyin.
Bu çalışmayı o kişiye öfke göndermeden, gerçekten içten ve sevgiyle yapabiliyorsanız mucizelerle güzel dönüşler alacaksınız.
   Her zaman konuşmadan önce niyet edin: "Duygularımı kolaylıkla karşımdaki kişiye söylemeye, hissettirmeye niyet ediyorum. İnsanlar beni anlar. Ben de kolaylıkla onları anlarım...."


      Kendini ifade boğaz çakrası ile ilgilidir. Boğaz cakrasının kapalı olması, ifade sorunlarına yol açar. Ellerinizi ovuşturun, ısıtın ve bir avcunuzu boğazınıza, bir avcunuzu ensenise koyun. Hergün sabah, öğlen akşam ikişer dakika bu şifalandırmayı yapın ve şunları söyleyin Kendimi ifade etmeyi seviyorum. Kendimi ifade etmek dogal ve saglıklı. Kendimi ifade etmek güzel. İnsanlar beni kolaylılla anlar, ben de lnsanlari kolaylikla anlarim."



Bir seyi soyleyin ya da lcinizden onu temizleyin. Yarim biraktiginiz hersey daha sonra buyuk bir sorun olarak karsiniza cikar.
  "Yarım biraktigim bütün işleri tamamlamaya niyet ediyorum. Yarım bıraktıgım hayallerimi , coşkumu,aşkımı, herşeyi tamamlıyorum ve şu andan itibaren kendimi ifade etmeyi seciyorum. İnsanların ne söylediği benim değerimi değiştirmez. Öyle de oldu..."




   (Alıntıdır, Bülent Gardiyanoğlu İki tam Bir tek)